‘Çoklarından düşüyor da bunca Görmüyor gelip geçenler Eğilip alıyorum Solgun bir gül oluyor dokununca.’ Behçet Necatigil
Dilin kurmaca yapısı ile ulusların karakteri arasında bir ilişki vardır. Almanca betimlemenin dilidir. Almanca kelimeler bir olguyu betimler, fotoğrafını çeker adeta. Belirli bir aşamadan sonra Almancayı rahatlıkla çözümlersiniz ya da anlamına yaklaşırsınız. Türkçe öyle değildir. Türkçe devinimin dilidir. Türkçede hareket ve eylem vardır. Gül derken gülecek misiniz yoksa güle mi bakacaksınız bunu cümlede ya da kişinin hareket tarzından çıkarabilirsiniz. Bunu anlayabilmeniz içinde dil ya anadiliniz olacak ya da uzun zaman Türklerin arasında yaşayacaksınız. Türk’ün gülle ilişkisi ise kırçıllı bir konudur. Çünkü bizler için gül sevdadır/aşktır, otağımızın/hanemizin sohbet konusudur. Çünkü bizde şiir felsefenin üstündedir.
Torosların yaban gülü değildir Isparta gülü, ata toprağına sürgün vermek için gelen imparatorluk gülüdür. Göçünü düzmeden önce bilirdi ki; köklerinin Anadolu’da yeşereceğini, korunup kollanacağını. Yol ve zaman onu Torosların bereketli platosunda yurt edindirdi. O da bu bereketli topraklara tüm bereketini ve rengini verdi. Açtığında tüm göller bölgesi pembeye kesilir, kokusundan uykularınız kaçar. Kendinizi tan şafağında bahçesinde görür; yaprağındaki çiğ tanesine dokunduğunuzda üşür, kanınız pembeye döner. Ürkek bir mutlulukla kendinizi sevdalı şairlerin topraklarında bulursunuz. Bu yüzdendir ki; gülden dem vurmayana güle dokunmaya şair denmez Türk edebiyatında.
Gül yağı ile tanışmamız imparatorluk zamanına denk gelse de bu alandaki girişimlerin çoğu dönemin koşulları gereği başarısız olmuştur. İlk Gül Yağı üretimini Gülcü Baba da olarak bilinen Müftüzade İsmail Efendi (1840-1915) yapmıştır. Müftüzade İsmail Efendi görev yaptığı Bulgaristan’ın Kazanlık şehrinin iklimiyle Isparta’nın iklim özelliklerinin benzerliğini fark ederek yasak olan gül çeltiğini gizlice getirir. Isparta'nın Hacı Ayvaz (1935'ten sonra Gülcü) Mahallesi'ndeki evinde çoğalttıktan sonra otuz dekarlık tarlasında gül üretimine başlar. Müftüzade İsmail Efendi Türkiye’de gülcülüğün babası sayılır. 1892 yılında Gülcü Baba sayesinde ilk gül yağı üretimiyle tanışan Isparta üretimini geleneksel üretim yöntemi olan imbiklerle sürdürürken; 6 Mart 1930 yılında şehri ziyaret eden Atatürk’ün talimatıyla 1935 yılında ilk modern gül yağı fabrikası kuruluyor. Bu gelişmelerden sonra şehrin ekonomisi radikal bir değişim geçiriyor. Öyle ki bundan sonra Isparta güller diyarına dönüşüyor. Isparta bir bitkinin kaderi olmasıyla dünyada ender şehirlerden biridir.
Dünyada yaklaşık 1350 gül türü tanımlanmasının yanında Türkiye florasında kayıtlı 24 tür vardır. Ancak gül yağı elde edilebilen sadece Isparta Gülüdür. Yörede Pembe Yağ Gülü, Yağ Gülü, Kazanlık Gülü ve Şam Gülü olarak da adlandırılan Rosa damascena Mill’dir. Mayıs – haziranda açan bu gül çiçekleri pembe, katmerli ve kuvvetli kokuludur. Sabahın erken saatlerinde toplanmasıyla da ilginç bir özelliği vardır. Isparta Gülünün aromatik yapısı her saat başı değişir. Bu yüzdendir ki toplanma saati ile işlenme saati arasında ne kadar az vakit olursa yağının kalitesi de o oranda artmaktadır.
Dünyada ve Türkiye’de Gül Yağı ve Gül Türevlerinin Üretimi ve Pazarı
Yağ gülü olarak bilinen bu melez tür İran, Hindistan, Pakistan gibi ülkelerde de yetişse de; ticaretinde Türkiye, Bulgaristan ve Çin ön plana çıkmaktadır. Gül yağı üretiminin en büyük üreticisi olan ülkemizi (%50) Bulgaristan ve Çin takip ediyor. Piyasa oluşturucu bu iki ülkenin de farklı avantajları var gül yağı piyasasında. Bulgaristan’ın Avrupa Birliği üyesi olmasıyla birlikte Avrupa piyasasında derinleşmesinin bir yanı da üretime verdiği desteklerdir. Çin ise tarım ekonomisindeki büyük üretici gücünü bu tür aromatik bitkilere de yönlendirmektedir. Bu bağlamda coğrafi işaretli bir ürün olan Isparta Gülü’nün normal tarımsal bir ürün olarak değil de coğrafi işaretli bir ürün olarak konumlanması gelecekteki tehlikeleri de absorbe etme özelliği kazanması önemlidir. Bunun yanında 2019 yılı itibariyle Yağ gülünün süs bitkisi statüsünden çıkarılıp yağlı tohumlu bitkiler ve endüstri bitkileri grubuna dâhil edilmesi ve tarımsal destek alması üstündeki tehditleri alması açısından olumlu bir gelişmedir.
Yağ gülü olarak bilinen Isparta Gülü üretim alanı olarak Isparta 30 bin dekar ile birinci (%80) sırada yer alırken; onu 3 bin dekar ile Burdur ve 2,8 bin dekarla Afyonkarahisar takip etmektedir. Son beş yılda ise üretim alanlarımızın yaklaşık %36 büyüdüğünü de not etmek gerekir. 2020 rekoltesiyle 2000 – 2500 kg olan gül yağı üretimimizin kilogram fiyatı 5500 – 6000 Euro arasında değişirken; 20.000 kilogram olan gül konkreti 550 – 600 Euro arasında alıcı bulmaktadır. Coğrafi işaretli Isparta Gülü’nün yıllık 13 bin ton rekoltesiyle; Isparta ekonomisinin can damarıdır. Yaklaşık 60 bin kişiye (Gülbirlik üretici sayısı:12.000) direkt istihdam sağlamaktadır.
Isparta Gülü kozmetik ve gıda ürünlerinde kullanımıyla ön plana çıkmaktadır. Gül içerikli yaklaşık 120 üründe kullanılan Isparta gülü bu anlamıyla bir rekoru da elinde tutmaktadır. Özellikle şurubu, reçeli ve lokumu yüzyıllardır damaklarımızda olmasının yanında besleyici ve sağaltıcı yönü ile Türk gastronomisinin de vazgeçilmezleri arasındadır. Gül yağı, kozmetik sanayinin yanında antibakteriyel ve antioksidan özelliği nedeniyle ilaç sanayinde de kullanılmaktadır.
Isparta Gülü’nün Coğrafi İşaret Yolculuğu
Tescil sahibi Süleyman Demirel Üniversitesi tarafından 01 Aralık 2005 tarihinde tescil başvurusu yapılan Isparta Gülü 06 Mayıs 2006 tarihinde 83 nolu coğrafi işaretli ürünümüz menşei olarak Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil edilmiştir. Coğrafi sınırları ise Isparta, Burdur, Afyonkarahisar, Denizli illeri ve ilçeleridir.
Coğrafi İşaretli Isparta Gülü Ürünleri
a-Gül Yağı
Parfüm ve Kozmetik sanayinin en önemli ve en pahalı ham maddelerinden olan gül yağı pembe yağ ürünlerinin buharlı distilasyon yöntemiyle kaynatılmasıyla üretilir. Dünya standartlarına uygun kalitede gül yağı deniz seviyesinin 1050 m. ve daha fazla yüksekliklerde yer alan, Isparta ve yöresinde yetiştirilen güllerden elde edilir. Her yıl Mayıs ve Haziran aylarında toplanan güller, hava şartlarının da katkısı sonucu üstün kalitede gül yağı üretiminin gerçekleştirilmesini sağlar
Günlük ve sabah erken gül bahçelerinden toplanan gül çiçekleri fabrika gül ambarında, işletme gereği 500 kg.'lık öbekler halinde dizilerek üretime hazır hale getirilir. Çiçek kazanlarına 1500 litre su doldurularak (çiçek kazanlarında bulunan belirli seviyeye kadar su doldurularak) üzerine tartımla 500 kg. gül çiçeği basılır. Kapaklar kapandıktan sonra, müberit eksperleri tarafından 2-3 Atmosfer su buharı basıncı altında destilasyona tabi tutulur. Yoğunlaşan yağlı su termostattan 30-35 derece altında ortalama 70-80 dakika damıtma yapılır. Bu işleme birinci destilasyon denir.
b- Gül Konkreti
Fermantasyona uğramamış, rengi ve kendine has yapısını bozmamış son derece taze pembe güllerin extraction metodu ile işlenmesinden elde edilen krem kıvamında, koyu vişne çürüğü rengi görünümünde katı gül yağıdır. Parfüm ve kozmetik sanayinin ham maddelerinden biri olan absolüt üretiminde kullanılır.
Çiçek kazanlarına 650 ila 750 kg. gül çiçeği basılarak, üzerine çözücü olarak 1500 kg. hekzan (Petrol Eteri) verilir. Gül çiçeğinde bulunan maddeler (gül yağı, doğal maddeler ve gül mumu) çözdürülerek hekzana karışması için 30 dakika hekzan banyosuna tabi tutulur. Bu işlem tamamlandıktan sonra pompa vasıtasıyla hekzan karışımı maddeler dinlenme tankına alınır. Dinlenme tankında, içerisindeki tortu ve su taban kısmına çökene kadar beklenir ve su filitreden tahliye edilir. Sonra hekzan karışımı yağ kazanına alınır. Yağ kazanına alınan hekzanlı karışım, kaynamaya verilirken diğer taraftan yine çiçek kazanına 1500 kg. saf hekzan verilir. Gül çiçeğinden çözülen maddelerin tamamının alınabilmesi için kinci defa 15 dakikalık hekzan banyosuna tabi tutulur. Bu işlemde bitirildikten sonra, pompa vasıtasıyla gül çiçeğinde bulunan maddeler (gül yağı, doğal maddeler ve gül mumu) hekzanla karışmış olarak 1. hekzan tankına alınır. Bunu müteakip gül çiçeği kazanına 500 kg. su verilerek buhar halinde müberitlere uçurulup, müberit soğutucularında yoğunlaştırılarak, saf hekzan tankına yani 2. hekzan tankına dönmesi sağlanır. Bu işleme çiçek kazanında bulaşık kalan hekzanın tamamı alınıncaya kadar devam edilir. Bu işlem tamamlandıktan sonra kazan kapakları açılarak gül çiçeği posası tahliye edilir.
c- Gülsuyu
Gül yağı üretimi esasında elde edilen yağlı suyun (mayanın) bire bir oranında damıtılmış, saf, temiz ve sıcak su ile karıştırılması sonucunda elde edilen gül kokulu doğal sudur. Doğal olarak üretilen gül suları defalarca filitreden geçirilerek, şişelere dolumu yapılır ve ambalajlanıp satışa sunulur. Gül sularının doğal olması, zararlı madde içermemesi nedeniyle bazı yiyecek maddeleri ve tatlılarda aroma olarak, cildi besleyici ve dokuları gerginleştirici özelliği nedeniyle vücut ve makyaj temizliğinde kullanılmaktadır.
Gülsuyu, Rose Damascena (Yağ Gülü) patellerinin basınç altında su buharı destilasyonu methodu ile gül yağı üretimi sırasında elde edilen bir yan ürünüdür. Gülsuyu ikinci destilasyondan arta kalan yağlı sulu çözelti ile destilasyon kazananında kalan kazan iç suyu ile eşit oranda karıştırılması ile elde edilir.
Coğrafi İşaretli Isparta Gülü’nün Ürünün Tanımı:
Türkiye florasında 24 gül türü olmasına rağmen gül yağı elde etmek amacıyla kullanılan tür, kültürü yapılan ve Isparta Gülü olarak da bilinen Rosa damascena Mili. 'dir. Rosa damascena Mili. (Yağ Gülü, Pembe Yağ Gülü, Isparta Gülü) gül türünün Rosa gallica L. ile Rosa phoenicia Boiss. türlerinin bir melezi olduğu sanılmaktadır.
Rosa damascena; Isparta Gülü, Pembe Yağ Gülü, Yağ Gülü, Sakız Gülü ve Şam Gülü adlarıyla da bilinen 1.5-3 m arasında boylanan, pembe renkli, yarım katmerli ve kuvvetli kokulu çiçekler açan, çok yıllık, dikenli ve kışa dayanımı yüksek bir bitkidir. Gövdesi silindir biçimli, içi dolu, esmer renkli, çok dallı ve dallar çok sayıda irili ufaklı sert dikenlerle çevrilidir. Yapraklar yumuşak yapılı ve ince tüylerle kaplı, alternans dizilişli, saplı ve stipulalı (kulakçık), imparipennat, 5-7 foliolludur. Folioller (yaprakçık) 3-4 cm uzunluğunda oval şekilli, basit dişli kenarlı ve alt yüzeyleri tüylüdür. Çiçekleri hafifçe sarkık, az ya da çok koyu pembe renkli olup bazen tek tek bulunurlarsa da genellikle salgı tüyleri taşır.
Coğrafi İşaretli Isparta Gülü’nün Üretim Alanı:
Isparta ili Akdeniz Bölgesinin "Göller Bölgesi” adı verilen kesiminde, 370 kuzey paraleli ile 300 doğu meridyeninin kesiştiği nokta etrafında yer almakta olup, doğusunda Konya, batısında Burdur, kuzeyinde Afyon, güneyinde Antalya illeri yer alır. İlin yüzölçümü 8933 km2 ve rakımı 1050 m'dir.
Ülkemizde Isparta gülü yetiştiriciliği sadece Göller bölgesinde yer alan Isparta, Burdur, Afyon ve Denizli illerinde yapılmaktadır. Ülkemizdeki yağ gülü üretiminin yaklaşık % 70'i Isparta'dan karşılanmaktadır. Bu yönüyle Isparta ili Göller bölgesi ve ülkemizin yağ gülü üretim merkezi konumundadır.
Coğrafi İşaretli Isparta Gülü’nün Üretim Metodu:
Dikim: Isparta'da yağ gülü bahçesi tesis edilmesi amacıyla öncelikle traktör pulluğu-çizi aletleriyle yaklaşık 25-30 cm derinlik ve genişlikte (veya 40-50 cm derinlik ve genişlik) karıklar (hendek) açılır. Karıklar meyilli arazilerde meyile dik, düz arazilerde ise kuzey-güney yönünde açılır. Karıklar arasında traktörle çalışılabilmesi ve kültürel işlemlerin kolaylıkla yapılabilmesi için sulanan bahçelerde 3 m, sulanmayan bahçelerde ise 2 m aralık bırakılır. Isparta'da yağ gülü bahçeleri, yaşlı gül bahçelerinin gençleştirme budama artığı olan dalların (kazık, kesme, çelik) güz aylarında veya Kasım-Ocak ayları arasında açılan hendeklere uç uca yatırılıp üzerinin 10 cm kalınlıkta toprakla veya yanmış çiftlik gübresi ile karıştırılmış toprakla örtülmesi şeklinde tesis edilmektedir. Dikim sırasında bu çeliklerden hastalıklı ve kurumuş olanlar ayıklanmaktadır. Isparta'da gül bahçelerinin tesis edilmesi amacıyla gül çeliği alım-satımında ölçü olarak kilogram (kg) kullanılmaktadır. Çeliklerin uzunluğu ise yaklaşık 100-150 cm boyundadır. Bir dekar gül bahçesi tesisi için yaklaşık olarak 350-600 kg gül çeliği (kazık, kesme) gereklidir. Sonbahar aylarında yapılan dikimlerde gül sürgünleri nisan ayında toprak üzerine çıkmaya başlamaktadır. Toprak yüzeyine çıkan sürgünlerde ise boğaz kısımları tekrar toprakla doldurulmaktadır.
Budama: Gül bahçelerinde kuru ayıklama, çırpma ve gençleştirme budaması olmak üzere 3 farklı budama yapılmaktadır.
1- Kuru ayıklama: Gül bahçelerinde kurumuş ve kırılmış dallar hastalık ve zararlılara yataklık yapmaması için her yıl düzenli olarak Kasım-Mart ayları arasında, bu dalların bahçeden uzaklaştırılması veya yakılması şeklinde yapılmaktadır.
2- Çırpma: Ekolojik koşullara (sıcaklık, ışık, nem, yağış) göre değişmekle birlikte Kasım Mart ayları arasında fakat genellikle Şubat ayında ilk yapraklar gelişmelerini tamamlamadan yapılmaktadır. Çırpma budama, dal uçları ve sürgünlerde 5-7 göz kalacak şekilde sürgün uçlarının makasla çırpılmak şeklinde yapılmaktadır.
3- Gençleştirme Budama: Isparta'da gül üreticileri "bu yıl da gül alayım nasıl olsa seneye budarım” yaklaşımlarıyla gül bahçelerini uzun yıllar budamamaktadırlar. Bu durum gül bahçelerinin yaşlanması ve odunlaşmasına yol açmakta bunun sonucu olarak da verim oldukça azalmaktadır. Üreticiler yukarıda belirtilen nedenle 7-12 yaşları arasında gençleştirme budaması yapması gereken bahçelerinde budamayı daha uzun süreye yaymakta ve geç budama (10-15 yaşında) yapmaktadırlar. Gençleştirme budaması yörede güllerin toprak seviyesinden balta ile kesilmesi şeklinde Kasım-Aralık ayları arasında yapılmaktadır. Gençleştirme budaması yapılan gül bahçelerinden ise 2-3. yılında gül çiçeği alınmaya başlanmaktadır.
Sulama: Isparta'daki yağ gülü bahçelerinde genellikle sulama yapılmamaktadır. Sulama imkanı olan bahçelerde ise yılda 1 veya iki kez (Temmuz-Ağustos ayları ve Eylül-Ekim ayları) salma sulama yöntemiyle sulama yapılmaktadır. Son yıllarda yöremizde tesis edilen gül bahçelerinde ise sulama damla sulama sistemiyle yapılmaktadır.
Hastalık ve Zararlılarla Mücadele: Isparta'da yağ gülü bahçelerinde en fazla görülen hastalıklar "Gül Pası ve Gül Küllemesi", zararlılar ise "Koşnil, Kabuklu Bit, Kırmızı Örümcek, Gül Filiz Arısı, Gül Filiz Burgusu, Gül Hortumlu Böceği, Gül Gal Böceği, Virgül Kabuklu Biti ve Yaprak Bit’idir. Isparta'da yağ gülü bahçelerinde hastalık ve zararlılara karşı Isparta Tarım İl Müdürlüğü Bitki Koruma Şubesi vasıtasıyla kombine mücadele programı uygulanmaktadır.
Coğrafi İşaretli Isparta Gülü’nün Ürünün Ayırt Edici Özellikleri:
Anadolu'da çok eski tarihlerden beri gül çeşitleri yetiştirilmesine rağmen, yağ gülünün kültüre alınması ve gül yağı elde edilmesi 1877-1878 Türk-Rus savaşından sonra Anadolu'ya Kazanlık'tan (Bulgaristan) Türk göçmenleri eliyle olmuştur. Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit devrinde (1880'lerde) devlet teşvikiyle Anadolu'nun muhtelif yörelerinde sistemli gülcülük başlatılmıştır. İlk gül bahçeleri Bursa ve İstanbul ile diğer birçok Anadolu ilinde başlatılmış ise de, daha sonraları sadece Isparta, Burdur, Afyon ve Denizli illerinde gelişme göstermiş ve bu yöre ülkemiz gül yağı üretiminin merkezi olmuştur. Isparta'ya gül fidanları ilk defa 1888 yılında, Bulgar göçmeni Müftüzade İsmail Efendi tarafından Bulgaristan'ın Kızanlık yöresinden getirilmiştir.
Yağ gülü; mutedil iklim isteyen, etrafı açık, havadar, bol ışıklı arazilerde ilkbahar aylarında kurak, don ve kırağı gibi iklim olayları olmayan, çiçeklenme zamanı ise çiğ düşen iklimleri sever. Çünkü çiğ yağ gülünde yağ verimini artırmaktadır.
Ülkemizde en fazla yağ gülü üretiminin Isparta'da yapılması, Isparta'da yetişen yağ güllerinin verim ve kalitesinin de yüksek olması halk arasında "yağ gülünün yetiştirilmesinde en uygun iklim karakterinin Isparta ilinin iklim karakteri” olduğu kanısını uyandırmıştır.
Isparta ili, iklim yönünden iki ayrı bölge olan Orta Anadolu ile Akdeniz Bölgelerinin arasında bir geçit bölgesi teşkil etmektedir. Bu nedenle yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlıdır. Yaz ayları Batı ve Güney Anadolu kadar sıcak olmadığı gibi, kış ayları da Orta Anadolu kadar sert değildir. Yağış olarak tam bir geçit iklim karakterine sahip olup, yıllık yağış miktarı 500-600 mm'dir. Yaz aylarında maksimum sıcaklık 380 C'yi pek geçmediği gibi kışları da —150 C'nin altına nadir olarak düşmektedir.
Yağ gülü toprak isteği yönünden pek seçici değildir. Fazla killi ve kireçli topraklardan hoşlanmaz. Hafif kumlu, tırılı, milli, derin ve süzek, organik maddesi bol topraklar gül bahçesine en uygun topraklardır. lsparta ilinin toprakları ise killi ve kalkerlidir. Üst toprak 840 cm derinlikte olup genellikle killi-tınlı, kalkerli, granüler ve dağılabilir durumdadır. Alt toprak kaba bünyelidir. Toprak seviyesi bazı yerlerde taban suyu ile sınırlanmış durumdadır.
Coğrafi İşaretli Isparta Gülü ve Pazarlama İletişimi
Marka iletişimindeki temel çıkış noktası ürün veya hizmetinizin pazar konumlandırmasıdır. Konumlandırma yaratılan/yaratacağınız stratejik kavramların derinliği ile ilintili olmasının yanında ürünün biricikliği de sizi pazarda derinleştirebilir. Bu bağlamda coğrafi işaretli Isparta Gülü’nün yaratacağı katma değer, ürünün biricikliği ile sarmalanmış marka iletişimi bizi hızla büyüyen bitkisel kozmetik pazarında farklı noktalara getireceği açıktır. Doğru pazarlama iletişimi ile konumlanmış bir marka iletişimi stratejisi yerli kozmetik ürünlerimizin farkındalığını artıracağı gibi buradan çıkacak ulusal markalarımızın da önünü açacaktır. Dünya kozmetik pazarı rakamlarına baktığımızda mevcut üretilen değerin çok düşük olduğu gerçeği ile yüzleşmemiz gerekir. Isparta Gül Yağı Kaf Dağı’nın arkasında unutulan bir ürün olmanın çaresizliğini hak etmemektedir. Bugün yaklaşık olarak dünya kozmetik pazarı 400-500 milyar dolar; Türkiye pazarı ise yaklaşık 3,5 milyar dolardır. Bu rakamların % 10 ise bitkisel kozmetik ürünlerine içerir ki bu pazar her yıl %50 büyümektedir. Bu pazarın herhangi bir noktasında bulunsanız dahi yaratılan katma değerin lider olduğumuz birçok tarımsal ürünü geride bırakacağı açıktır. Ülkelerin marka üretme yetenekleri ile kültür üretme yetenekleri arasında bir ilişki olsa bile; mevcut bilgi birikimimiz bunu yönetmeye yeterlidir. Biliyoruz ki hedef kitlelerin ve pazarların doğal bitkisel kozmetik ürünlere olan ilgisi her gün hızlanarak artmaktadır. Ortalama yıllık 1.5 milyon Euro gül yağı gelirimiz düşünüldüğünde bu rakamın ne kadar düşük olduğu görülecektir.
Isparta özelinde düşündüğümüzde bir diğer önemli nokta ise deneyim turizmidir. Kentlilerin doğaya ve toprağa özleminin sonucu olarak ortaya çıkan deneyim turizmi son yılların yükselen değeridir. Bu bağlamda Torosların adeta platosu olan Isparta coğrafi konumu ve bereketli topraklarıyla yanı başımızda durmaktadır. Yapılacak Eko turizm master planıyla Isparta dünyada örneklerini bildiğimiz yörelerden daha avantajlıdır. Çünkü yöre konumlandırmasında ihtiyacımız olan tarihsel derinlik, zengin doğal bitki örtüsü, tarımsal üretim geleneği, ürün çeşitliliği, insan kaynakları ve lojistik üstünlük gibi nedenselliklerin hepsini Isparta’da görmek mümkündür. Zengin tarımsal çeşitlilik, gül bahçeleri, lavanta bahçeleri, doğal göller, kayak merkezi, tarihin her kesitine ait mimari yapılar, mili parklar, bitki/kuş/böcek fotoğrafçılığı ve doğa sporları parkurlarıyla Isparta yanı başımızda parlayan bir yıldızdır. Ayrıca deneyim turizminin başarılı örnekleri yaşayan İtalya, Fransa, İspanya, Çin ve Japonya’dan öğreneceklerimizin yanında bu ülkelerin Türk turizmi içinde hedef ülkeler olduğunu göz ardı etmememiz gereken bir olgudur. Yukarıda sayılan ve başlı başına birer etkinlik yönetimine ihtiyaç duyulan alanlarda gelenek oluşturmak ve derinleşmek önümüzde duran sorunların başında gelmektedir.
Üretim geleneği derinleşmiş, kısmı olarak üretim sorunları olmayan, bulunduğu mikro klimada genişleyebilecek olan Isparta Gülü; yapılacak stratejik eylem planıyla başka ülkelerde örneği olan kozmetik vadilerine rakip olacak potansiyeli her zaman vardır. Yeter ki şairin dediği gibi ‘Dokununca solgun bir gül olmasın’.
Kemal ÇİFÇİ Marka Danışmanı Coğrafi İşaretler Derneği Genel Sekreteri
20 Ekim 2020 – Sokullu-Ankara
Kaynaklar:
Beni Takip Edin